Mutluyum güzellik. Karanlığa sarılmaktan da mutluyum inan. Gündüz vakti gözümü alan Güneş’ten de mutluyum. Kapattığım perdelerden, içtiğim sigaralardan, kızdığım insanlardan dolayı gerçekten mutluyum. Artık zamanı geldi. Gözlerimi bir anda kapatan ellerin sahibini buldum. Havanın serinliğini duydum bu gece. Ay yüzeyinin soğuğu, kurak doğasını unuttum bugün. Geceye borçlu olduğu varlığını gördüm sadece. Ellerini iki yana açıp, rüzgarın parmaklarının arasından geçişini hissetmek de bir çeşit duadır eminim. Gözlerini kapatıp yer yüzünden bütün insanlığı silerek, yalnızlığın ile ilk defa gerçek bir şeye dokunabilmek de belki en büyük ibadetlerdendir. Ellerin ile dokunamadığın yerde ruhun okşuyorsa tenini; sevgi adına söylenecek kaç cümle ile anlatılır ki bu his? Gözlerini kapattığın zaman bile görebildiğin zamanlar, işte o karanlığın ortasında beliren aydınlıktan hiçbir farkı yok bugün gökyüzünün. Yad edeyim dedim…
****
Görmek istemediğim o kadar çok insan var ki etrafta. Ey arkadaşların en güzeli! Sazın teline, çiçeğin kokusuna, gökyüzünün karanlığına, havanın serinliğine, rüzgarın yüzüme dokunan o güzel ellerine değişmem işte onları bunu bil. İsterim ki, onların varlıklarından boşalan yeri güzel şeyler doldursun. Yer yüzü cennetten bir bahçe olurdu o zaman inan…
Bir parça çalıyor şimdi arkada. Uzun zaman önce listeye eklediğim ve sonra unuttuğum bir parça tekrar tekrar, uzun zamandır çalıyor. Etkisinde mi kaldım ne. Senin için onu da koyayım dedim buraya. Duygularım zihnimi haddinden fazla domine etti bugün. İçimden kovmak da yakışmazdı bana. Yüreğimin bir kenarına kıvrılıp oradan bedenimi sarmalarından hiç şikayetçi değilim. Sadece seninle konuşmamız gereken bazı mevzular için biraz daha beklememiz gerekecek anlaşılan. Onların ait oldukları yerden çıkarmak acımasızlık olurdu sence de değil mi?
Perdeleri sonuna kadar açtım şerefine. Gece rahat rahat dolsun istedim içime bugün. Geceyi bir daha bu kadar güzel bulabilir miyim bilmiyorum. Sokaklar haddinden fazla ıssız. Lambalar uğraşsa da beceremiyor aydınlatmayı. Hangi ışığın gücü yeter ki böyle bir geceye. Hangi şekilsiz lambanın haddinedir gecenin pürüzsüz tenine leke olmak. Düşünüyorum da hangi birliktelik anlar geceyi yalnızlığın anladığı kadar… Hangi birlikteliğe bu kadar yaklaşır gece? Yalnızlık her gecede en büyük imtihanken, bu gecede açtı peçesini bütün güzelliğiyle. Gözlerimi kapatsam da o, açsam da. Bilsem de o, bilmesem de. Bu gece bir başka güzel farkında mısın? Bu gece bir başka dokudu ruhumu. Bu gece bir başka dokundu be yüreğime…
Aydınlığa küsmedimde geceyi beklemedim dün
Karanlık gizlemedi yüreğimdeki hüznü ey küskünlüğümün sebebi
Yangın yeri ruhum
Uğraşıp söndürmedim bugün…
Bunca şeyin üzerine, hele de senin şu dünya üzerinde var olduğunu biliyorken nasıl olup da görmezden geleceğim mikroskobik varlığını… İnan çok zor sensiz hayatta kalmak. Varlığımı sana borçluyum biliyorsun ey evrimin ilk basamağı. Sana gerçekten borçluyum…
Yok yok, bak düşündükçe dellenmeye başladım yine. Seni düşündüğüm her an aldığım nefes bile zehirliyor beni. Genomuna bulaşmış h1n1 yüzünden önüne düşen incilere bok bulaştırmana izin vermeyeceğim. Sırf sana borçluyum diye burada, gözümün önünde olacaksın. Merak etme nadasa bıraktığın zihninde ben biteceğim. Sana varlığınının asıl gerçeğini her fırsatta hatırlatacak ve bittiğim yerde sana o şiiri okuyacağım.
Şu ciddi mevzulara yarın girelim. Gidip biraz temiz hava almaya ihtiyacım var. Bu güzel geceyi zihnime bulaşmış varlıkları ile kirletmeyeceğim…