1. Anasayfa
  2. Uncategorized

saçmalık


0
3 min read

Artık kendimden kaçamayacağım bir yerdeyim…
Görüntüler bulanık, sesler boğuk, hiç bir şeyin tadı yok. Bazen biraz tütün kokusu hissediyorum. Normal akışındaki yaşantımdan kesit kesit sahneler hatırlıyorum.Sebeplerin sonuca bağlandığı her gecede bir parçam ait olduğum bilinmezde yitip gidiyor. Her nefes alışımda benliğime yabancı işlenmemiş bir parça ile tam oluyor boşalan yarım. Harfler, kelimeler, sigaralar, olanlar, olaylar, kişiler, benlikleri, hissettikleri, düşündükleri, yaşadıkları… Hiçbirine yetemeyecek bir durumdayım. Gerçekleşen her şeyle birlikte anlıyorum ki, kaçamayacağım. Yeter…

Uzaklaşmak istiyorum ve o uzaklarda kaybolmak… Herkesten uzakta, hiç olmak istiyorum. Hayattan kendimi süzüp, varlığı bilinmeyen bir yere akıtmak istiyorum benliğimi. Bütün o sahteliklerin ve göstermelik her şeyden; var olanı anlamsızlaştıran her şeyden, kopmak istiyorum. Ve baştan tekrar ve tekrar yoğurmak istiyorum şekilsiz kendimi. Ne sevmek istiyorum; ne de sevilmek. Bir söz gelip bana dokunacak diye çok korkuyorum.  Her hangi bir his değsin istemiyorum fikrime ve acısın istemiyorum tertemiz yüreği. Nasıl yaşadığımı bilmiyorum ve ne kadar yaşlandığımı. Kendimi anlatmak istemiyorum. Yaşamın mayasına yakışmayan bütün heveslerden arınmak istiyorum. Orada, yalnız başıma, kimseyle geçmeyen, kimseden geçmeyen bir yokluktan düşebildiğim kadar düşmek istiyorum. Mutluyken yada hüzünlüyken, herhangi bir durumda, kim olduğumu bilmekten aciz kalıyorum. Bütün o fikir karmaşasında çok az şeyi umursamaya takatim kalıyor. Umursadıklarım da, bana kalmıyor. Ne için yakındığımı bilmiyorum…

Yırtıp çıkasım var bu bedeni. Kıvranıyorum, bu etten duvarlar yoruyor beni. Sözcükler yoruyor. Gördüğü her şeye dilleniyor zihnim. Her saniyenin fikrini sırtlayıp bir sonrakine yürüyorum. Birçoğunu aklıma sığdıramayıp bilinçsiz sürükleniyorum. Bir gün öncesi gelip geçmiş bir yaşanmışlık olarak silinip gidiyor. Bir kaç ayı gene bir kaç belli belirsiz hatıraya sığdırabiliyorum. Bin parçaya bölünüp; bin cephede çarpışıyorum zihnimde. Ne, neden, nasıl diyerek merak edebileceğim çoğu şeyi bitirdim. Bir insanlıkla yaşadım. Bir isanlığı yaşadım…

Sonsuz bir evrende sonu olan bir yaratığım. Nurundan(c.c) bir parçayı bedenine hapsetmiş, taşıyamayan, bir yaratılmış. 1 metrekareye sığan fakat bir iki kelimede sıkışmış et parçası…

Her soruya binlerce cevap veriyorum. Her bir parçayı, tek tek inandırmak için. Her sabahta yeni doğmuşcasına yabancı olduğum bir dünyaya uyanıyorum. Sorular yinelensede, cevaplar hep değişiyor… Çoğu gece değişmiyor. Önce kendimden, sonra geceden taşıyorum. Geceyi taşıyabiliyorum ama en sonunda bütün yükümle kendi altımda kalıyorum. Gördüklerimi, duyduklarımı, hissettiklerimi açıklayamıyorum. Yeni bir sabaha uyanıyorum…

Bende herkes gibi eksik doğdum. Bütün arayışımda o sonsuz boşluk çerçevesinde. Hayatımın geri kalanlar gibi; kendimi bilmeden ve tanımadan bitmesini istemiyorum. Kendimi bulmaya çalıştıkça, kayboldukça bazı şeyleri tamamlayabiliyorum.

İlginizi Çekebilir
Gürültü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

ReCAPTCHA doğrulama süresi sona erdi. Lütfen sayfayı yeniden yükleyin.

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.