Bazen, bir sözcük yıllarca emek vererek oluşturduğun ne varsa, hepsini sallamaya başlıyor temelinden. İşte oradan sonra görebiliyorsun asıl imtihanın ne demek olduğunu. Görebilmek, belki de doğru kelime değildir dost. İşte o zaman idrak etmek asıl gerçeğin oluyor.
İmtihan mıdır bu yoksa tekamül süreci mi? Bilemiyorum. Kafam gerçekten çok karışık. Temelimi, varlığımın sebebini, “O” olarak iman ettiğim yaratıcı mı istiyor bu çırpınışımı? Yoksa ben mi düştüm bir mental bataklığa? Bilmiyorum gerçekten. Batma kısmının sonuna gelmiş olmaktayım. Artık gırtlağıma dolan bataklık çamurunun bana ne yapacağını yüce Rabbimin, varlık sebebimin affına sığınarak görmek istiyorum. Bu endişe ettiğim bir mevzu değil. Korkum da bir süre önce geçip gitti. Yalnızca bana Dünya üzerinde cevap verebilecek tek tük birkaç insanı bulmam mümkün değil buna inanıyorum. Rabbim, bu yolda benim gerçekten yalnız olmamı istedi. Artık tekamül sürecinde olduğumu düşünmeye başladım ve galiba geçmiş hatalarımın cehennemini yaşıyorum. Aklımda ne varsa yazmak ve seninle saatlerce, elim titremesine rağmen konuşmayı o kadar istiyorum ki… Bu bataklık bile olamayacak Dünya işlerinden sıyrılmak inan hiç kolay değil. Bu saçmalık için yaşamak zorunda olduğum her gün ve mezarımı kendi tırnaklarımla kazıyor olmam ve buna karşı bir gücümün olmayışı beni çok yıpratıyor dost. Şu anda beni tutan ne varsa siktir edip batmak istiyorum şu bataklığa artık. Rabbimin beni çıkaracağını ümit etmekten başka bir çarem yok. Ya Rabbül alemin sesimi duyuyorsun biliyorum. Bitsin artık şu dünya cehennemim, sana yakın olmak istiyorum…
Saatler geçmesine rağmen çıkamadım bir türlü şu frekanstan. Bu kadar uzun sürenine ne kadar zaman önce rastladım hatırıma gelmiyor. İçimde bir ihtilalin ayak sesleri. Putlarım bir bir yıkılıyor. Sana nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Anlatmak için uğraşırken, gerçekten hissedebileceğim birkaç saati, boş bakışlarına feda etmek mantıklı gelmiyor ama beraber geçirdiğimiz bu kadar vakit sonrası her şeyi bilmeye hakkın var.
Tekamül sürecimde boğulana kadar geçen çırpınışlarımı da anlatmak isterdim ama bugün çırpınmayı bırakacağım. Ellerimi gevşetip o çamurun dudaklarıma temas edişini seyredeceğim huzurla. Cesur olmam gerekiyor. Hakikati belkide hep yanlış yerlerde aradım. Cesur olmam gerekiyor ey dost. Arayıp da, ne çok buldum sandım…
Gözlerimi kapatıp biraz da cesaretle bırakmak istiyorum bugün kendimi Rabbimin rahmetine. Belki yanlış bir yol benimsedim. Belki yanlış bir insanım. Belki, belki, belki… O kadar çok susması gereken “belki” var ki içimde. Hepsini susturmak istiyorum bugün. Bu çırpınışlarım yüzünden bilincim kas katı kesildi. Nasıl olup da bu bataklıktan kurtulacağımı bulabilmek adına kendimi kaybettim resmen. Bir insan kendini nasıl bulur ki ey dost. Yazdığım ne varsa yakmak istiyorum. Bedenimi, zihnimi, bilincimi tekrar yoğurmak istiyorum. Rabbimin nuru, yüreğimin kıyısına vuruyor artık. Bana gel dedi ve ben ona gitmek için bu sefer alışılmadık bir yöntem tercih etmek zorundayım. Ya Rabbül alemin… Ey kainatın efendisi hadsizlik ettim onca zaman, senden af diliyorum. Gözlerimi varlığının değmediği bir noktaya kaçıramayacak kadar acizim. Hatalarımı affet ey merhametlilerin en merhametlisi… Gözlerimi kapatarak senden kaçacağımı düşünecek kadar zelil etme beni. İzin ver tutayım rahmetinden. İzin ver bitsin bu süreç. Senden yardım dileniyorum. Bana yardım et…
Anlatsam da anlamazlar. Bakarlar da görmezler. Ne kalır susmaktan başka ki elimde Rabbim. Sen olmasan nasıl bulacağım seni? Nasıl kapanır şu yaralar sen istemeden? Tekamülümde ayağım takıldı ve düştüm bilmediğim bir yere. Artık karanlıktan başka görecek bir şey yok sen de bana uzak duruyorken. Gel sığ yüreğime ya Rabbül alemin. Benden rahmetini esirgeme. İsyan değil sana bu cümlelerim. İçimde senden başka beni terk etmeyen bir şey kalmadı. Seni tekrar bulma ümidi ile bulduğum her şeye sarılmayı reva görme bana. İzin ver tüküreyim suratlarına birkaç cümlede masivayı. Bugün yaşadıklarım biliyorum senin izninle oldu. Biliyorum onca hatama rağmen bırakmadın beni. Bırakmayacaksın da. Senden başka yardım isteyebileceğim kimse yok. Yardım elini uzatanlar da benimle beraber yanacak yokluğumda biliyorum. İçimde kabuğunu yırtmaya çalışan bir ruh var Allah’ım. Yüzü sana dönük. Baktığım yerlerde kaçamadığım, başka yere kaçtığımı sansam da, sana doğru koştuğum bir hale düştüm. Anlatamıyorum. Söyleyebilsem de söyletme. Paramparça oldum artık. Beni ancak sen toplarsın biliyorum. Senden hariç, her şeyin sevgisi de, aşkı da, heyecanı da üzerime yük oldu. Neredeyim, ne yapacağım bilemiyorum. İçimde kendime dair öyle şüpheler var ki, beni benden iyi tanıyan senden, bana beni anlatmanı diliyorum…
Hangi dil, hangi zihin yeter bilmiyorum içimi dışıma dökmeme artık. Ne kadar uğraştıysam da bulamadım kul yeteneklerimle gerçeği. Bana hakikat gerek Allah’ım. Benden her şeyi al yerine hakikati koy. Bana merhamet elinle dokun Allah’ım. En küçük zaafımda üzerime üşüşen musallatlarımın görevi bitmedi mi hala? Beni bırakma bana ya Rabbül alemin. Ben, benimle baş edemedim. Tırnağım taşa değse senden biliyorum. En küçük mutluluğum da senin eserin. Şu karmaşayı bana reva görme ey Allah’ım. İlminden bir damla nasip et bana da kurtulayım şu çılgınlıktan. İzin ver mutmain olsun yüreğim. İzin ver en azından bir ayağım bassın zemine. Elimi kaldıracak dermanım kalmadı. Bütün ihtimalleri tükettim de geldim sana. İzin ver bana. İzin ver de kurtulayım bana ait olmayan ne varsa. İzin ver kurtulayım hepsinden Allah’ım…
Bu sefer kimim, kim oldum da geldim huzuruna bilmiyorum. Artık biri olmaya ihtiyacım var Allah’ım. Rahmetine sığınıyorum. Ben yarattıkların arasında şu aciz zerre. Üfle bana bilincimi, sana ihtiyacım var… Pişmek değil bu. Genç yaşımda yanmadık yerim kalmadı. Daha ne kadar uçuşan bir toz gibi boşlukta süzüleceğim Allah’ım? Merhametine sığınıyorum bitsin bu dünya cehennemim. Anlatsam da anlamazlar. Sussam, o yaratıklarla aynı yere kapanıyorum yarabbi.
Artık nereye bakarsam bakarsam bakayım kaçamadığım, boyumu çok aşan şeylerle baş edemiyorum. Seni anlayanları ezberleyenlerle, yarım gezen insanların sözlerine mühürlendi kulaklarım. Seni gerçekten nasıl anlarım bilmiyorum. Bana yol göster Allah’ım. Sana muhtacım. Anlam sana değmeden yalan biliyorum. Sana varamadan harcama beni…
Özür dilerim dost. Belki bu gece, belki de yarın, boğulduğum yerden sana tekrar sesleneceğim….